Konumuz Anayasa değişikliği: Beni bu ülkenin akademik ünvanlı kişileri öldürecek!
Az önce hurriyet.com.tr’de Anayasa değişikliği ile ilgili haberlere göz attım. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim KILIÇ,
özetle ‘Ben yaptım oldu’ anlayışı ile Anayasa değişikliği yapılmaz
demiş.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın Anayasa değişikliğine ilişkin uyarısını,
Halkın çoğunluğu evet derse böyle bir yorum doğru olmaz, buna ‘ben yaptım olmaz’ denmez
diye yanıtlamış.
Hüseyin Çelik siyasi kimliği yanında bir doçent yani akademik ünvanı olan yani bilim insanı kimliği taşıyan birisi. Üstelik Milli Eğitim Bakanı olarak görev yapmış… Böyle bir kimliğe sahip olan şahıs, sırf siyasi menfaatleri uğruna böyle konuşuyorsa nispeten anlaşılabilir. Yok, gerçekten böyle düşünüyor ve bunu dile getiriyorsa durum daha da vahim demektir.
İsviçre‘de birkaç ay önce yapılan halk oylaması ile “minareye hayır” dendi. Ülkemizde buna en çok tepki gösteren kimlerdi? Tabii ki Hüseyin Çelik ve onunla benzer siyasi düşüncede olanlar…
Demek ki ‘İsviçre’de halk isterse doğru olmaz’, ‘Türkiye’de halk isterse doğru olur’. Bu ne biçim anlayıştır, doğrusu benim anlamam mümkün değil.
Halkoylaması görünüşte çok demokratik bir söylemdir. Ancak bunun pratikte doğru olabilmesi için halk iradesinin gerçekten özgürce oluşmuş olması gerekir. Bu ülkede 60 yıldır sağ düşüncenin, 30 yıldır da devlet destekli (özellikle 12 Eylül cuntacıları zamanında) din propagandası yapılıyor. Oysa daha düne kadar sol düşüncenin dile getirilmesi dahi yasaktı.
12 Eylül 1980 sonrası; garlarda, terminallerde bedava din kitapları dağıtılırdı, hala dağıtılıyor. O sırada onbinlerce solcu genç cezaevlerinde işkence altındaydı. Sonraki yıllarda da iki üniversiteli bir araya gelse gizli örgüt suçlamalarına maruz kalırken, dinciler mahalle mahalle, ev ev, köy köy propaganda yapıyor ve rahatça örgütleniyorlardı. Bunu bizzat kendi yakın çevremdeki gözlemlerime dayanarak yazıyorum.
Şimdi böyle bir ortamda halkın özgür iradesinden bahsedilebilir mi? Halkın düşünce yapısı nasıl oluştu?
Doç. Dr. Hüseyin Çelik bunları bilmiyor mu? Tabii ki biliyordur. Peki nedir bu söyledikleri! İktidarlarını “mutlak” kılma çabası olabilir mi? Hüseyin Çelik tek örnek mi? Tabii ki değil. Hemen her konuda ve görüşte benzer pek çok akademik ünvanlı kişiler tanıyorum. Bu nedenle diyorum ki: “Beni bu ülkenin akademik ünvanlı kişileri öldürecek!”
Hüseyin Çelik Eski Milli Eğitim Bakanı olduğundan eğitimle ilgili örnekle bitirelim: Üniversite sınavı aynı anda, herkese aynı süre ve aynı sayıda soru sorularak yapılınca sınavda eşitlik sağladığımızı düşünecek kadar aptalca bir düşünceye sahip toplum olduk. Yani Robert Kolej’den, İstanbul Lisesi’den, Özel bilmem ne lisesinden mezun olanla, Kozcağız ya da Perşembe liselerinden mezun olan aynı sınava giriyor ve bizler sınavın eşit olduğundan bahsediyoruz. İşte bu sınav ne kadar eşit yerleştirme yapıyorsa, Anayasa konusunda yapılacak halkoylaması da o kadar doğru sonuç verecektir. Tek taraflı propaganda ile oluşmuş iradeler, ancak propaganda yapanlara oy verirler. Kanıtı 12 Eylül Anayasa’sına verilen %92 EVET oyudur.
İlgili haber sayfasına BURADAN ulaşabilirsiniz.