Meslek Odaları özel kanunla kurulmuş, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdırlar. Ancak yönetimleri tamamen üyelerinin oyları ile belirlendiği ve hiçbir şekilde devlet müdahelesi olmadığı için aynı zamanda birer sivil toplum örgütüdürler. Sivil Toplum Örgütü içindeki “sivil” kelimesi bizde genellikle “asker olmayan” gibi anlaşılmaktadır ancak bu kelimenin aslı “uygar” anlamındadır. Yani bu örgütler gelinen noktada, insan uygarlığının yarattığı “uygar toplum örgütleri”dir.
Uygar toplum denilince konunun boyutu oldukça büyümektedir. Konu hakkında kütüphaneler dolusu kitap bulunabilir. Burada çok basit olarak bu örgütlerin nasıl olduğu ve nasıl olması gerektiği konusuna değineceğim. Birkaç uygar toplum örgütünde değişik kademelerde görev yapmış biri olarak gözlemim odur ki; bu kurumlarımız henüz uygar olmaktan epeyce uzaktırlar. Bunun başlıca nedeni, kanımca, henüz gelişmemiş demokrasi kültürümüzdür. Bir şekilde bu kurumların yönetimine gelmiş kişiler bu makamları bırakmak istememektedirler. Ancak her seferinde ne kadar özveride bulunduklarını anlatmaktadırlar. Yani bir yandan istemiyormuş gibi görünüp, öte yandan kazanmak için karşısındakini yok edercesine bir hırsla çalışmak. İkiyüzlülüğümüzün göstergelerinden sadece birisi…
Geçtiğimiz hafta sonu, üyesi olduğum Makine Mühendisleri Odası Zonguldak Şubesi genel kurulundaydım. Son dönem hariç bütün dönemlerde yönetim kurulunda bulunmuş, üç dönem başkanlık yapmış bir üye, mevcut yönetime muhalif olarak tekrar yönetime adaylar arasındaydı. Kendileri Genel Kurula hitaben yaptığı konuşmasında “sonuçta kim kazanırsa kazansın, kaybeden odamız olacaktır” dedi. Bu cümle o andan itibaren bir soru işareti olarak aklımda duruyor. Yönetime talip olan iki ayrı gruptaki isimler, iki-üç ay öncesine kadar sürekli birlikte olan kişilerdi. Nitekim mevcut yönetimdekiler önceki genel kurulda şimdiki muhaliflerce yönetime çağrılmış kişilerdi. Buna rağmen ikinci bir liste ile daha önce kendi seçtirdikleri kişilere karşı durmanın anlamını çözmek zaten kolay değilken; bir de bu cümle… İyice içinden çıkılmaz bir bilmece oluyordu.
İlk duyduğumdaki tepkim “sanırım kaybedeceklerini anladılar” şeklindeydi. Bu cümleyi şöyle yorumlamıştım: “Biz kaybedeceğiz ve siz kazanacaksınız. Bunu anladık. Bu da odanın kaybetmesi demektir”. Benimkisi biraz karmaşık bir düşünce yolu olabilir. Ancak yine de sormak gerek “kim kazanırsa kazansın odamız kaybedecek” cümlesi nasıl yorumlanabilir? Yakın dünya görüşünden kişiler olmalarına karşın iki ayrı listenin yarışması, kış koşullarına rağmen beklenmedik bir katılım sağlamıştır. Yani sonuçta, iddia edilenin tam tersine sonuçta oda kazanmıştır. Çünkü seçimlere katılım oranının yüksek olması bu kurumların hala canlı olduğunun işaretidir. Nitekim bu talihsiz konuşmayı yapan kişi ve grubu seçimi kaybetmişlerdir.
Son iki yıldır odamızı yönetenler, kendilerinin de dile getirdikleri tüm acemiliklerine karşın 2005 yılı içinde iki büyük organizasyon gerçekleştirmişlerdir. Bunlar “22-24 Eylül’de düzenlenen III. Demir Çelik Kongresi ve Sergisi” ve “9-10 Aralık’ta düzenlenen V.Endüstri-İşletme Mühendisliği Kurultayı”dır. Bu toplantıların bilgi altyapısı şüphesiz önceki yönetimler tarafından oluşturulmuştur. Keşke insanlarımız hırslarına engel olabilseler de yaptıkları iyi işler ile anılsalar. Yoksa, bunlar kolay lokma, yutarız zannedilen kişiler daha uygar, daha demokratik tavırları ile bazıları için hazmedilmesi zor seçim sonuçlarına yol açabiliyorlar.
Yeni seçilenlere, ikinci dönemlerinde başarılar dilerken, uygar (sivil) toplum örgütlerindeki temel problem olarak gördüğüm; iş ve politikalar üretirken tabandan kopuk hareket etmemeleri konusunda özenli davranmalarını da ayrıca dilerim.
Asansör ve Baca Gazı Kontrolü
Kanal Z ne yazık ki kablolu yayında çıkmıyor. Kentimizle ilgili haberleri Ereğli Televizyonu’ndan (ERT) alabiliyoruz. 27 Ocak 2006 Cuma günü ERT’de Zonguldak Belediyesi ve Makine Mühendisleri Odası (MMO) Zonguldak Şubesi ve Elektrik Mühendisleri Zonguldak Temsilciği arasında, asansörlerin eş aralarla (periyodik) kontrolü konusunda protokol imzalandığı haberi vardı. Asansör Zonguldak için yeni bir konu sayılabilir. Nüfusun çok küçük bir kısmını ilgilendirse de can güvenliği bakımından önemli bir konudur.
Daha da önemlisi ve herkesi ilgilendiren konu ise kentimizdeki hava kirliliğidir. Haberin yayınlandığının ertesi gün, MMO Zonguldak Şubesi’nin yedinci genel kurulunda Belediye Başkanı Secaattin Gonca konuk idi. Yaptığı konuşmada baca gazlarının da önümüzdeki yıldan itibaren kontrol edileceğini söylediler. Kontroller göstermelik olmazsa, soluduğumuz havanın temizliği adına olumlu ve önemli bir adım olacaktır. Yine de birim alana düşen nüfus yoğunluğunu azaltmak gibi başka tedbirlerle desteklenmediği sürece kentimiz havasının solunabilir hale getirilmesi oldukça zor görünüyor.
Bu konudaki çözüm yollarının Üniversitemizin ilgili bölümleri, Belediye ve Meslek Odalarınca ortak akılla bulunması en doğru yöntem olacaktır. Rektör Prof. Dr. Bektaş Açıkgöz’ün, MMO Genel Kurulundaki konuşmasından ve her zamanki tavrından, sorun çözmeye dönük çalışmalara her daim destek verdiğini biliyoruz. Bir hekim olarak da, insan sağlığı ile ilgili bu ciddi sorunun çözümüne mutlaka katkı vereceğinden eminim.