Skip to main content

Haydi (Sürgün Yemeden) Siyasete

Fatih Çekirge’nin, dün www.hurriyet.com.tr sitesinde yayınlanan yazısından alıntı yaparak başlayalım:

TURİZM Bakanı Ertuğrul Günay’a sordum:
– Masmavi denizi molozla doldurduğu için bir şirkete turizm ödülü verilmesi görülmüş müdür?

Günay da öfkeli:
– Böyle rezalet olur mu? Hiçbir şekilde kabul edemiyorum. Soruşturma açtırttım…

– Peki Vali Bey’e sordunuz mu? Bu şirkete nasıl ödül vermişler.

– Sordum, kaymakam kendi aklından böyle bir karar vermiş..

Evet işte böyle… Alay eder gibi değil mi? Mehmet Nazif Günal’a ait bir şirket denizi dolduruyor. Ceza kesiliyor. Ama üç gün sonra Muğla Valiliği, o şirkete ibreti alem için turizm ödülü veriyor… Bakan kızgın. Vali kızgın. Kaymakam kızgın. Ödülü veren turizm müdürü kızgın. Ama ödül tamam. İşte böyle… Dünyanın en güzel koyları “beton kafalı”ların elinde ölüyor…


Bir Türkiye klasiği! Kimse itiraz etmeseydi ödül veren de alan da böbürlenecekti. Şimdi herkes suçu başkasına atıyor.

Çaycuma’da öğretmen Mevlüt Kırnapçı’nın ortaya çıkardığı usulsüzlük nedeniyle Çaycuma-Bartın duble yolunu yapan firma devlete ceza ödemek zorunda kalmış. “Firmaya, usulsüz olarak killi toprağı yolun altına sermesi için izin veren kim?”
Soru sormayın. Yoksa Muğla’da olduğu gibi herkesi kızdırırsınız.
Peki yetki sahibi kızınca ne yapar? Sürgün eder!
O kadar kolay mı. Bir parti mitingine katılmış olman yeter.
Peki Başbakan kime çağrı yapıyor Haydi Siyasete diye.
Öğretmenlere olmadığı belli.

Yine bir Türkiye klasiği!

Siyaset yalnız pazarcı esnafının, tüccarın, müteahhit ve serbest meslek sahiplerinin elinde olmalı. Okumuş-yazmış diplomalı devlet çalışanları siyasetten uzak tutulmalı! Tutulmalı ki, ince hesaplar bozulmasın.

Evet! Biz sıradan insanlar ancak ‘küçük hesaplar’dan anlarız. Bizim ne imar izni almak için arsamız, ne kat izni almak için binamız, ne milyon dolarlık inşaatlar yapan firmamız var. Bu hesaplar bizim için ‘büyük hesaplar’.

Ne diyordu ‘hesap adamı’ Demirel:

Keser döner sap döner, gün olur hesap döner.

Kes bir döner yağlı olsun!


Zonguldak kentinin simgesi Uzunmehmet anıtının dibine beş yıldızlı otel dikiliyor. Deniz de dolduruluyor. Tamam! Orası denize girilen bir yer değil. Ancak kültür varlığı bir simgenin önü kapatılıyor. Oraya yapılmasına karşı görüş bildirenlere yanıt Vali’den gelmişti: Zonguldak’a otel kazandırmak mı iyi, basit hesaplarla engel olmak mı? (Yeni Adım, 30 Aralık 2006)

Peki! Bu anıtın yanı dışında, herkesi memnun edecek başka yer bulunamaz mıydı? Kentte yaşayanların görüşü alındı mı bu konuda… Alınmadıysa “Yerel Gündem 21”, “Kent Konseyi” gibi yasa ile oluşturulmuş yapılar niçin var?

Neyse birilerini kızdırmayalım. Yoksa yöneticileri sürgün yapmaya zorlayarak(!) Türkiye’nin itibarını zedelemekten gideriz.

NOT
Bu yazı, 22 Nisan 2008’de Zonguldak’ta çıkan yerel Halkın Sesi gazetesinde ve 26 Nisan 2008 tarihinde Fesleğen Kokusu bloğunda yayınlanmıştır.