Skip to main content

Rektör Ayıp Etmiş

Başbakan’ın “Prof. Dr.”, yardımcısının “Prof. Dr.” (Tansu Çiller ve Erdal İnönü) olduğu 1994 yılında “Üniversitelerde De(y)okrasi” diye bir yazı yazmış ve Cumhuriyet Bilim Teknik Dergisine göndermiştim. Dergi yazımı yayınlanmadı. Belki de bana iyilik etmiş oldu. Dayanağını, 12 Eylül darbecilerinin hazırlattığı Anayasadan alan Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK), özellikle son yıllarda, Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer’in atadığı üyelerin de etkisiyle, ilk kurulduğu dönemle kıyaslanamayacak kadar demokratikleşti. Ancak bir başka cumhurbaşkanı ile tersi olabilir mi? Olabilir. Demek ki anayasa demokratikleşmeden sorunun çözümü biraz zor. İleride çağ dışı anlayışa sahip bir cumhurbaşkanı ile hükümet bir olup, üniversiteleri arı kovanına dönüştürebilir.

Bizim gibi ülkelerde esas sorun, bilime sırtını, kaba kuvvete yüzünü dönmüş yönetim anlayışındadır. Değişik kisveler altında, kişisel çıkarların her şeyin üzerinde tutulduğu, şark kurnazlığıyla her köşenin ele geçirildiği bir dönemde yaşıyoruz. Van 100. Yıl Üniversitesi Rektörüne adi suçlu gibi davranıldığı Van’da, önceki yıl başka bir olay yaşanmıştı: Bir eski milletvekili (Mustafa Bayram), karakol basarak, eroin kaçakçılığından gözaltına alınan oğlunu kaçırmıştı. Bu olaylar yaşandığında, Milli Eğitim Bakanı’nın, Van Valisinin makam aracından doğru, Mustafa Bayram’a “geçmiş olsun” telefonu açtığını okuyoruz. İçleri ve gözlü kara bir avuç insan, önüne çıkan dürüst insan engelini, gözünü kırpmadan yok edebilecek kadar ilkel olabiliyor. Bunun için kullandıkları yöntemler; basit kara çalmalar, iftiralar ve hatta can almaya kadar gidebiliyor. Başta Uğur Mumcu’nun öldürülmesi olmak üzere, yakın geçmişimizden onlarca örnek vermek mümkün.

Geçen hafta, ulusal basın-yayın organlarında bir milletvekilinin açıklaması vardı. Milletvekili, hükümet partisi AKP’dendi. Ancak bu açıklama, hükümeti övmek için hiçbir fırsatı kazaya koymayan gazeteler tarafından dahi tuhaf karşılandı. Açıklama neydi ve yapan kimdi?

Açıklama, AKP Aksaray milletvekili Ramazan Toprak tarafından yapıldı ve şu şekildeydi: “Van’da tutuklanan Rektör Yücel Aşkın, Ermeni kökenlidir”.
Nerede konuşmuş?
-Almanya’da.
Almanya’ya niçin gitmiş?
– İnceleme yapmaya gitmiş.
Ne incelemesi?
– Nano teknoloji.
Nano teknoloji nedir?
– Bir metrenin milyarda biri (bir milimetrenin milyonda biri) yani atom ve molekül düzeyinde detayları ölçebilme, bu ölçülerle çalışma ve imalat yapabilme teknolojisidir. Basit olarak, iki parmağınızın arasında kalan bir gazete sayfasının birkaç yüz bin nanometre olduğunu söylersek, inilen detayı daya iyi anlatmış oluruz.

Uygulama alanı; bütün mühendislik dalları, tıp, biyoloji, fizik, kimya…
Kim üretiyor bu teknolojiyi?
– Üç-beş gelişmiş batılı ülke.
Başka?
– Başka yok…
Niçin?
– . . .

Pekiyi, nano teknolojiyi incelemek için Almanya’ya giden milletvekili mühendis mi? Mesleği nedir?
– İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, Askeri Savcı ve Hakim, İstanbul 3. Kolordu ve Batı Garnizon Komutanlığı Askeri Mahkemesi Başkanı, Serbest Avukat, Noter – Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi, 21. Dönem Aksaray Milletvekili, TBMM Milli Savunma Komisyonu Eski Başkanı (www.tbmm.gov.tr den alınmıştır).

Anlar mı nano teknolojiden?
– Özel merakı vardır, kendini geliştirmiştir. Yani, “biraz zor!” da olsa anlayabilir.
Pekiyi kendi mesleğinde nasıldır?
-İnsanlar arasında ırk ayrımı yapacak kadar hukuk dışı…
Gerisini konuşmaya gerek var mı?
-Yok.

Özellikle siyasilerin dilinden düşürmediği “%99’u Müslüman Türkiye…”, “Kim olursan ol gel diyen Mevlana…” sözlerinin şark kurnazlığı ile bileşimi sizde de tiksinti uyandırıyor mu?
– (Buraya kendi cevabınızı, siz verin.)

Benim cevabımı merak ediyorsanız; Rektör ayıp etmiş! Dünya’da o kadar millet varken, üstelik bu milletler içinde, yüzyıllarca dünyanın kanını emen, Çanakkale’de 210 bin askerimizin canına malolan İngilizler ve diğer batı Avrupalı milletler varken, Kuzey Irak’ta subaylarımızın başına çuval geçiren (stratejik ortak!) Amerikalılar varken, hatta iktidar partisine mensup eski bakan bir milletvekilinin “limanları açmak tanımak anlamına gelmez” dediği Kıbrıslı Rumlar varken, sen git Ermeni bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gel! Ayıp rektörüm ayıp… Başka aile bulamadın mı? Hadi elinde değildi, doğdun diyelim… Bu ülkede üniversiteyi de okudun, bu da kabul… Kanada, Avustralya göçmen kabul ediyor… İlla bu ülkede bilim yapacağım diye direteceğine oralara göç edemedin mi? Siz gene dua edin; yargılamanızı pek sayın milletvekilimiz değil, bağımsız yargı yapacak.

Rektör Ayıp Etmiş
Milletvekili Ramazan TOPRAK ve başbakan ile padişahı karıştıran sözleri.

(Kaynak: http://www.haberturk.com/news/202168.html)



NOT
Bu yazı, 25 Ekim 2005’de Zonguldak’ta çıkan yerel Halkın Sesi gazetesinde yayınlanmıştır.